ÇORUM
İLİ GENEL TANITIM
Çorum nüfusu bir önceki yıla göre 4.221 artmıştır.
Çorum nüfusu 2023 yılına göre 528.351'dir.
Bu nüfus, 261.950 erkek ve 266.401 kadından oluşmaktadır.
Yüzde olarak ise: %49,58 erkek, %50,42 kadındır.
İl Trafik No: 19
Çorum coğrafi konumu itibariyle İç Anadolu’yu Karadeniz’e, Doğu Anadolu’yu
Batı’ya bağlayan işlek yol güzergahın da bulunmakta olup, Kültür ve Sanat
geleneğini devam ettirmiş, çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmış, değişik
kültür ürünlerini ve tarihi mirası bünyesinde barındıran bir İldir.
Köklü
tarihi ve zengin kültürü ile uygarlık tarihinde önemli yeri olan Çorum, Kültür
Turizmi açısından Ülkemizin en önemli merkezlerinden biridir.
Günümüzden
7 bin yıl öncesine ait kültürel verilere rastlanan ve Anadolu’da ilk organize
devleti kuran Hititlerin Başkenti Hattuşa Çorum sınırları içerisindedir.
Hattuşa, Anadolu’nun kalbinde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine
alınmış Ülkemizdeki 9 değerden biridir.
Hitit uygarlığı en az Mısır uygarlığı kadar eski ve zengin bir uygarlık olup,
Hititlerle Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Antlaşması’na ait çivi yazılı
tablet Boğazköy’de bulunmuştur. Yine burada yüksek kayalar arasında Yazılıkaya Kaya
tapınağında doksandan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürünü yaratık kaya
üzerine işlenmiştir.
Ulu
Önder Atatürk’ün direktifleriyle yapılan ve ilk milli kazılardan olan
Alacahöyük’te; Hitit öncesi dönem olan Hatti Dönemine tarihlenen 13 Kral
Mezarı’nda bulunan eserler (Güneş Kursları, Boğa ve geyik heykelleri) o dönemin
yüksek kültürünü yansıtmaktadır. Alacahöyük’te görülmeye değer Sfenksli Kapı ve
önündeki kabartmalar Hitit Dini Törenlerinin günümüze yansımasıdır.
Başkent
Hattuşa ve Alacahöyük ile birlikte Son Dönem Hitit Kazılarından
Ortaköy-Şapinuva ile Hüseyindede Kazılarında açığa çıkartılan eserlerin
sergilendiği ve “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescil
edilen 1915 tarihli son dönem Osmanlı Mimari Özelliğini yansıtan bina, restore
edilerek Yeni Çorum Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Çağdaş Müzecilik
anlayışına göre yapılan sergilemede Çorum ve çevresinde bugüne kadar tespit
edilen kültürlerden Geç Kalkolitik Çağ’dan (M.Ö. 5000) günümüze kadar devam
eden medeniyetlere ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir.
İlimiz
sınırları içerisinde yer alan Anadolu’nun her yerinde kültürel mirası ve
yapıtları ile halen yaşayan zamanın en büyük askeri ve politik gücü, Mısır’ın
güçlü firavunlarının en zorlu rakibi, Yakın Doğunun çehresini daimi olarak
değiştirmiş, 3500 yıllık bir uygarlık olan Hititler ve onlara 450 yıl
başkentlik yapmış Boğazkale – Hattuşa; Ankara’nın
Yine
her biri sanat şaheseri olan Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait Cami, köprü, kale
ve sivil mimarlık örnekleri Çorum’un her yerini süslemekte, bu değerleri ile,
Ülkemizin en önemli Kültür Turizm Merkezleri arasında yerini almaktadır.
Bugün
ilimizde Bakanlar Kurulu Kararıyla izin verilen üç arkeolojik kazı
sürdürülmekte olup, bunlardan biri yabancı ikisi yerli kazıdır. Bununla
birlikte Müze Müdürlüğü Başkanlığında 2 de kurtarma kazısı devam etmektedir.
Ayrıca; bilim adamlarınca yüzey araştırmaları da sürdürülmektedir.
Ayrıca, uluslararası düzeyde 3 yılda bir düzenlenen Hititoloji Kongresi 6 yılda
bir de Çorum’da düzenlenmektedir. Bu kongreye dünyanın bir çok yerinden bilim
adamları katılmaktadır. Bu kongrenin devamlılığı, uluslararası platformda
ülkemizin ve ilimizin tanıtımına önemli katkılar sağlamaktadır.
Çorum
tarihi zenginlikleri yanında; yaylaları ve İncesu Kanyonu gibi doğal
güzellikleri ile de görülmeye değer bir yerdir. Şehri saran kavrulmuş leblebi
kokuları da Çorum’a ayrı bir güzellik katar. Osmancık ve Kargı’da üretilen
pirinçler kaliteleri ve farklı lezzetleriyle tadılmaya değerdir.
İlimiz
sanayi ve ticaret yönünden bölgemizde gelişmiş konumdadır. Buna paralel olarak
panel, sempozyum ve kongre turizmine hitap edecek tesis eksikliği
hissedilmektedir. Halen devam eden 4 ve 5 yıldızlı otel yatırımlarının
tamamlanması ile İlimiz bölgenin kongre merkezi haline gelecektir.
Çorum
Bölgesine Oğuz Boylarının Yerleşmesi ve Türk Egemenliğine Geçiş
Büyük Selçuklu Hükümdarı
Melikşah’ ın Danişmend Beyi olan Ahmet Gazi, Amasya’yı aldıktan sonra Çorum’u
da (Nikonya) almak için Çavlı Beyi görevlendirdi. Çavlı Bey, emirlerinden
Karatekin ve Serkes Ahmet Gazi ile Çorum’a yürüdü ancak, Çorum Tekfuru
(yönetici) Nastura’ya Kastamonu’dan yardım geldiği için Çavlı Bey başarılı
olamadı. Bunun üzerine Melik Ahmet Gazi 30.000 kişilik askeriyle Çorum’a geldi.
Beraberinde Komutanlarından İltekin Gazi’de bulunmaktaydı.
Kastamonu’dan Çorum’a yardım
için gelen Bizans kuvvetleri bozguna uğratılarak şehir kuşatıldı. Melik Ahmet
Gazi Nastura’ya, elçisi Yahya’yı şehri teslim etmesi için gönderdi. Nastur bu
teklifi reddetti. Bir haftalık kuşatmadan sonra Nikonya (Çorum) Şehri 1075
yılında alındı.
Melik Ahmet Gazi Oğuzlar’ ın
Alayunt’lu boyundan Çorumlu oymağının başı bulunan İlyas Beyi Çorum’a yönetici
olarak bırakmış, İltekin Gazi ile Osmancık’ı almak üzere Çorum’ dan
ayrılmıştır. Çankırı yöresinin fethi için Çavlı ve Karatekin Beyleri görevlendirdi.
Osmancık alındıktan sonra burasını Alayunt boyundan Osman Bey’e verdi. Osmancık
adını bu beyden almıştır.
Kısa zamanda Orta Anadolu’yu
Bizans’ın elinden alan Danişmend Beyliği, Çorum ve çevresini Türk boylarına
açarak Anadolu’nun Türkleşmesine katkıda bulunmuştur. Bu bölgede Oğuz Türkleri
yerleştikleri yerlere boylarının ve oymaklarının adlarını vermişlerdir. Köy,
mahalle, dere, tepe, dağ ve ova gibi bazı yer isimleri Oğuz boylarının adlarını
taşımaktadır. Bayat, Büget, Kayı, Kınık, Salur, Avşar, Bayındır, Karakeçili,
Karaevli, Dodurga verilen boy ve oymak adlarından bazılarıdır.
Anadolu'nun Türkleşmesinde Oğuz
Boylarına mensup Türkmenler'in büyük rolü olmuştur. Bu çerçevede Karadeniz
Bölgesi'ne de çok sayıda Oğuz Boylarına mensup Türkmenlerin yerleştiği
görülmektedir. Bu Türk boyları bölgenin hem fetihlerle, hem de iskanlarla Türkleşmesini
sağlamışlardır. Prof. Dr. Faruk SÜMER'in araştırmalarından yapılan tespitlere
göre; XVI. Yüzyılda, Amasya, Canik (Samsun), Çorum, Karahisar-i Şarki,
Kastamonu, Kengiri (Çankırı), Sivas ve Trabzon sancaklarındaki yer adları
incelendiğinde, Yirmidört Oğuz Boyunun 21’i yerleşmiştir. Bunlar; Kayı, Bayad,
Kara-Evlu, Yazır, Döğer, Todurga, Afşar, Kızık, Beğ-Dili, Karkın, Bayındır,
Çavundur, Çepni, Salur, Eymür, Ala-Yundlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva ve
Kınık boylarıdır. Bölgede bu boylara ait 268 yer adı bulunmaktadır.
Kıyı şeridi başta olmak üzere,
Karadeniz Bölgesi'nin Türkleşmesinde özellikle ÇEPNİLER önemli roller
oynamışlardır.
Anadolu'nun fethinden sonra
bölgeye yerleşen Türklerin Çorum bölgesini yurt ve otlak olarak kullandıkları
kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Bölgede en çok köy ve yer adı
bırakanlar Bayat, Eymir, Kargın, Yapar ve Çavuldur boylarıdır.
İlimizde
Oğuz boylarının isimlerini taşıyan yerler :
1-Avşar (Kargı- köy) · Avşar Divanı (Alaca’ da bir bölge) 2-Alayuntlu (Mevki adı) 3-Bayat (ilçe) · Bayat
(Çorum’a bağlı bir köy) · Bayat Gediği (Bir dağ gediği) · Bayat Mezarı (Bayat
köyü etrafında bir mevki) · Bayat Su Kavşağı (bir mevki adı) · Bayat Çayı (Bir
çay) · Bayat (Kargı ilçesinde bir köy) 4-Bayındır
(Mecitözü ilçesine bağlı bir köy) · Bayındır ovası (Bir mevki) 5-Becek (ören
yeri) 6-Beydili (Merkeze bağlı bir köy) · Beydili (Bayat ilçesinde bir köy)
7-Büğdüz (Merkeze bağlı bir köy) · Büget (Merkeze bağlı bir köy) 8-Çetmi
(İskilip ilçesine bağlı bir köy) · Çepni (Çorum merkezde bir mahalle) 9-Dodurga
(İlçe) 10-Döker (Döger) (Bir mevki) 11-Eskiyapar (Alaca ilçesine bağlı bir köy)
12-Evlik (Osmancık ilçesinde bir köy) 13-Eymir (Merkeze bağlı bir köy) · Eymir
çayı (Bir mevki) · Eymir sırtı (Bir mevki) · Eymir gölü (Bir mevki) · Eymir
(Osmancık ilçesinde bir mahalle) 14-Gürleyik (Osmancık ilçesinde bir mahalle)
15-Karaevli (Karaevliya) (Uğurludağ ilçesinde bir köy) 16-Kargın (Alaca
ilçesine bağlı bir köy) · Kargın (İskilip İlçesi Evlik köyüne bağlı bir
mahalle) · Kargın (Bir mevki) · Kargın (İskilip İkipınar köyünde bir mahalle) ·
Kargın (İskilip ilçesi Kavak köyünde bir mahalle) · Kargı (Kargın) (Mecitözü
İlçesine bağlı bir köy) · Kargın yaylası (İskilip Deveci dağında bir yayla) ·
Kargı (İlçe) · Kargı (Osmancık ilçesinde bir köy) 17-Kayı (Çorum merkeze bağlı
bir köy) · Kayı (Oğuzlar ilçesinde bir köy) · Kayı (Mecitözü ilçesinde bir köy)
18-Kınık (Çorum merkeze bağlı bir köy) · Kınıkdelileri (Merkeze bağlı bir köy)
19-Salur (Çorum merkezde bir köy) 20-Yavu (Laçin ilçesinde bir köy; şimdiki
ismi Gökgözler.) · Yavu (İskilip ilçesinde bir köy) ·
DİYARBAKIR GENEL TANITIM
Isının 40-50
dereceye vardığı yaz günlerinin bunaltıcı sıcaklığından kurtulmak amacıyla
gelişen düz damlı evleri ile tipik yöre mimarisinin günümüzde de yaşatıldığı
Diyarbakır, uzun surları, Malabadi Köprüsüyle görülmesi gereken bir ildir.
DİYARBAKIR
Yüzölçümü: 15.355
km²
Nüfus:
1.362.708 (2000)
İl
Trafik No: 21
Isının
40-50 dereceye vardığı yaz günlerinin bunaltıcı sıcaklığından kurtulmak
amacıyla gelişen düz damlı evleri ile tipik yöre mimarisinin günümüzde de
yaşatıldığı Diyarbakır, uzun surları, Malabadi Köprüsüyle görülmesi gereken bir
ildir.
Diyarbakır yöresinin en eski adı Assur kaynaklarında Amidi olarak geçer.
Yunanca ve Latince kaynaklarda bu ad, Amido ya da Amida olarak yazılır. Arap
akınları sırasında bölgeye yerleşen Bekr adındaki bir aşiret nedeniyle yörenin
adı Bekr diyarı anlamında Diyar-ı Bekr olarak söylenmiştir. Günümüzdeki ismini,
Atatürk’ün 1937’de halka yaptığı konuşma esnasında, şehrin adından Diyarbakır
olarak bahsetmesiyle 10 Aralık 1937 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile
almıştır.
Diyarbakır’ın
Ergani ilçesine bağlı Çayönü Tepesi’nde yapılan kazılar, bölgede ilk yerleşimin
M.Ö. 9. bine dek uzandığını göstermektedir. Yörede M.Ö. 2000’lere ilişkin ilk
bilgiler Hurri- Mitanni halkına ve Hurri–Hitit ilişkilerine dayanmaktadır.
Anadolu’nun en eski halklarından olan Hurrilerin yaşadıkları bölge Subartu
denilen, yani bugünkü Diyarbakır’ı da içine alan yöredir. M.Ö. 1200’lerde Hitit
Devleti’nin Anadolu’ya göç eden deniz kavimlerinin istilaları ile yıkılmasından
sonra, Hititlerin Subartu ülkelerindeki üstünlüğünü kabul eden ve yönetim
boşluğuna düşen Hurri ve Aram toplulukları, küçük kent devletleri oluşturdular.
Daha sonra yöre, Mezopotamya’da güçlü bir krallık olan Assur, daha sonra kısa
bir dönem için Urartu egemenliğine girmiştir. M.Ö. 7. yüzyıl ortalarında
İskitlerin yerleştiği Amidi kenti, M.Ö. 625’te Medlerin, M.Ö. 550’de de
Perslerin egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda Pers İmparatoru III.
Darius’un İskender orduları önünde yenik düşmesiyle yörede Helenistik dönem
başlamıştır. Daha sonraları yöre Partlar ve Romalılar arasında cereyan eden
savaşlara sahne olmuştur. M.S. 3. yüzyılda, İran’da başa geçen Sasani sülalesi
ve Romalılar arasında el değiştiren kent, M.S. 4. yüzyılda Roma’ya
bağlanmıştır. Daha sonraki dönemlerde Bizans Devleti ile Sasaniler arasında
geçen savaşlar, bölgede güçlenmeye başlayan İslam ordularının üstünlük
sağlamalarına neden olmuş, Hz. Ömer zamanında Diyarbakır Arap egemenliğine
girmiştir. Uzun bir zaman Arap egemenliğinde kalan kent, 1085’te Selçuklu Devleti
sınırlarına dahil olmuştur. Diyarbakır’ın Osmanlı Devleti’ne katılması 15 Eylül
1515’te Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşmiştir.
Tarihi
İpek Yolu üzerinde bulunan Diyarbakır, yüzyıllar boyunca Güneydoğu Anadolu’nun
fikir, sanat, kültür ve bilim merkezi olmuştur. Önemli bir ticaret merkezi olan
şehir günümüzde de bu özelliğini korumaktadır.
Coğrafi Konumu
Diyarbakır’ın
kuzeyinde Bingöl ve Elazığ, doğusunda Batman, güneyinde Mardin, güneybatısında
Şanlıurfa, batısında Adıyaman ve Malatya bulunmaktadır.
İklimi
Diyarbakır’da
sert ve kurak bir yayla iklimi hâkimdir.
İLÇELER:
Diyarbakır
ilinin ilçeleri; Bismil, Çermik, Çınar, Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hani,
Hazro, Kocaköy, Kulp, Lice ve Silvan'dır.
Eğil: Zengin
bir geçmişe sahip olan Eğil ilçesi tarih içinde de önemli bir yer işgal
etmiştir. Asur Kalesi'nin adından da anlaşılabileceği gibi Asurluların da
ötesine ulaşan bir geçmişi vardır.
Çermik:
Diyarbakır'ın kuzeybatısında olan Çermik, kaplıcalarıyla tanınmış ünü tüm yurda
yayılmış güzel ve yemyeşil bir ilçemizdir. Dünyanın her yanından insanlar şifa
bulmak amacıyla bu kaplıcalara gelirler. İlçenin eski kalesi, Alaaddin Camii,
Abdullah Paşa Medresesi Haburman Köprüsü efsanevi Gelin Dağı, Seyfullah Bey
Hamamı ve Ali Dede Çeşmesi ilk anda görülmesi gereken ünlü yerlerindendir.
Hani:
Diyarbakır'ın
Kulp:
Kulp, Diyarbakır'ın en uzak ilçesidir. Ürettiği nefis ballarıyla
tanınan Kulp, Kâfurum Kalesi, Kanikan Mağaraları, Kale-i Ulya, Ciksi Kalesi,
Büyük Kaya, İmamı Gazali Türbesi ve çok eski olduğu sanılan Bahemdan köyü gibi
eski eserleriyle de geniş bir tarihi zenginliğe sahiptir.
Kocaköy:
Kocaköy'ün ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. İlçede birçok höyük ve mağara
bulunmaktadır.
Lice:
Diyarbakır'ın
Silvan:
Kuruluş tarihinin Diyarbakır kadar eski olan Meyyafarikin
uygarlığının beşiği olan bir ilçedir. Dünyanın önemli eserlerinden Malabadi
Köprüsü, Silvan Kalesi, Kulfa Kapısı ve çeşitli tarihi camilerin yer aldığı
tepeden tırnağa tarihle doludur.
DİYARBAKIR
Surlar
Diyarbakır
Surları: Çin Seddi'nden sonra en uzun sur olması ile ünlenen Diyarbakır
Surları
M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen
surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir.
Çayönü buluntuları: Diyarbakır'ın 65km kuzeybatısında Elazığ karayolu
üzerinde Ergani ilçesinde bulunan Çayönü antik kenti cilalı taş devrine yani
günümüzden yaklaşık 9000 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu yerleşim yerinin ilk
yerleşik hayata geçilen yerlerden biri olduğu saptanmıştır. Çayönü İlkel
yerleşmesinde çıkartılan öğütme taşları, çakmak taşı, kemikten ve bakırdan
yapılan çeşitli aletler Diyarbakır Arkeolojik Müzesi'nde sergilenmektedir.
DİYARBAKIR
Müzeler
ve Örenyerleri
Müzeler
Diyarbakır
Müzesi
Müze, Sincariye Medresesi’nde sergilenen arkeolojik ve etnografik
eserlerin yeni binaya taşınması ile 1988 yılında düzenlenmiştir. Müzede
Neolitik Çağ’dan itibaren Eski Tunç, Urartu, Assur, Hitit, Roma, Bizans,
Artuklu ve Osmanlı dönemi eserleri yer alır. Prehistorik devir seramikleri,
Roma stelleri, heykel ve mimari parçaları, Artuklu çinileri, Osmanlı devri
ahşap eserleri, silahlar, tekke eşyaları, takılar ve daha pek çok eser
kronolojik sıra ile müzede sergilenmektedir.
Ziya
Gökalp Müze Evi
Diyarbakır’ın
tipik sivil mimarlık örneklerinden biri olan ev, 1808 yılında inşa edilmiştir.
İki katlı bu yapıda malzeme olarak siyah bazalt taşı kullanılmıştır. Ünlü
düşünür Ziya Gökalp’ın 1876 yılında doğduğu bu ev 23 Mart 1956 tarihinde
müze-ev olarak ziyarete açılmıştır. Müzede yazara ait eşyaların yanı sıra,
yörenin etnografik eserleri sergilenmektedir.
Adres:
Ziya Gökalp Bulvarı - Diyarbakır
Tel: (412) 221 27 55
Faks: (412) 223 08 02
Cahit
Sıtkı Tarancı Müze Evi
Ünlü
şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın Diyarbakır’da doğduğu evdir. Diyarbakır sivil
mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Müzede,
Cahit Sıtkı’nın kitapları, el yazıları, kullandığı eşyalar, fotoğrafları ve
kütüphanesi sergilenmektedir.
Çayönü
Ören Yeri
Ergani
ilçesine bağlı Çayönü Tepesi, ilçenin
Çayönü
- Ergani/Sesverenpınar
Üçtepe - Bismil/Üçtepe
Hassuni Mağarası - Silvan/Merkez
Hilal Mağarası - Ergani/Sesverenpınar
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
Müdürlüğü
DİYARBAKIR ÖRENYERLERİ
Çayönü Örenyeri
Diyarbakır
ili, Ergani ilçesi, Sesveren Pınarı Köyü hudutları içinde Hilar Mağaraları
mevkiindedir. 1964 yılından bu yana yapılan araştırma ve kazılarda burasının
Anadolu'nun en eski yerleşme yerlerinden biri olduğu ve geçmişinin M.Ö. 8. bine
dek uzandığı belirlenmiştir. İlk Tarımcı köy toplulukları dönemine ait olan bu
örenyerinde Neolitik Çağ'ın değişik evrelerine ait izlere de rastlanmıştır.
Üçtepe
Örenyeri
Diyarbakır'ın
Bismil ilçesi, Üçtepe Köyündedir. Yörenin büyük höyüklerinden biri olan
Üçtepe'de 1988 yılında Prof. Dr. Veli Sevin'in bilimsel başkanlığında,
Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü'nce kazı çalışmaları başlatılmıştır. Kazıda yeni
Asur Dönemi'ne ait önemli eserlerin yanı sıra Hurri-Mitanni, Hellenistik ve
Roma dönemlerine ait buluntular da ortaya çıkarılmıştır.
Diyarbakır Kalesi
İl
merkezinde
Mezopotamya’nın
bereketli toprakları pek çok kavmin gelip geçtiği ve uygarlık ürettiği bir
coğrafyadır. M.Ö.3. binli yıllarda bölgenin egemeni Asurlulardır. Diyarbakır’ın
bilinen ilk adı Asur metinlerinde karşımıza çıkar: “Amidi”Binyıllar içinde;Hurri-Mitanniler, Urartular, Persler,
Romalılar, Selevkoslar, Partlar, Büyük Tigranlar, Araplar, Emeviler, Abbasiler,
Şeyhoğulları, Mervaniler, İnaloğulları, Nisanoğulları, Selçuklular, Artuklular,
Eyyübiler, İlhanlılar, Diyarbakır tarihine izler bırakırlar.
Bütün bu farklı kültürler ve devletler ;şaşırtıcı bir biçimde
kentin temel yerleşme doğruları konusunda uzlaşırlar: İçkale’den günümüze
ulaşan kanıtlara ve konumuna bakılarak burasının son yıllara kadar, kentin
“yönetim merkezi” olarak sürekli bir işlev gördüğü anlaşılıyor.
Bu nedenle, Kanuni Sultan
Süleyman 16 burç ve iki yeni kapı ekleterek İçkale’yi genişletir.
İçkale’deki Virantepe Höyüğü’nde yapılan kazılarda, 13. yüzyılın başlarına ait
olan Artukoğulları Sarayı’nın kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Kalıntıların en
önemli kısmını, dört tarafa eyvanlarla açılan süslü bir havuz oluşturmaktadır.
Artuklular da görülen ve suyun hem sesinden, hem de serinliğinden yararlanmak
için yapılan “selsebil”çözümü, aynı dönem yapısı olan Gazi Köşkü’nde hâlâ
yaşar.Yakın dönemlere kadar yönetim merkezi olan İçkale’de, bazıları yeni
işlevler için boşaltılmış olan önemli yapılar yer alır. Eski Adliye, Cezaevi,
Kolordu ve Jandarma binaları Saint Corc Kilisesi yeni bir hayata kavuşmayı
bekliyor.
İçkale’deki
tarihi binalarda Dünya standartları’ nda Arkeoloji Müzesi, Taş Eserler
Müzesi, Müze Kafeterya, Kilise; Sanat Galerisi, Cezaevi Binası; Kongre Merkezi
olarak işlevlendirildi.
Malabadi
Köprüsü
Diyarbakır-Batman
karayolu üzerinde yeni yapılan karayolunun sağ tarafındadır. 1147 yılında
Artukoğulları döneminde inşa edilmiştir. Ortadaki büyük sivri kemerin ayakları
kayalıklara oturtulmuştur. Kemerin her iki ucunda 4.50 x
Köprünün
selyaranları üzerindeki burma sütunlu nişlerin içerisinde, insan, hayvan, güneş
motifleri bulunmaktadır.
Günümüzde
yeni bir köprüden ulaşım yapıldığı için, eski Malabadi Köprüsü kullanılmamakta,
Artuklu sanatının güzel bir örneği olarak tüm heybetiyle halen yaşamaktadır.
Köprüler
DİYARBAKIR
Köprüler
Malabadi
Köprüsü
Silvan
ilçe merkezine
Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü)
Şehrin
güneyinde, Mardin Kapısı dışında ve şehre
Haburman Köprüsü
Çermik
ilçesinin Haburman köyü civarındadır. Sinek Çayı üzerinde kurulmuş olan bu
köprü ortadaki büyük ve sivri, yandakiler daha küçük ve yuvarlak olmak üzere üç
gözlüdür. Üzerindeki kitabesinde 1179 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
DİYARBAKIR
Cami
ve Kiliseler
Tarihi
ve mimari özellikleri ile muhteşem olan Ulu Cami, Nebi Cami ve Safa Cami
Diyarbakır'ın en ünlü camilerdir. Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından
yaptırılan Ulu Cami, orijinal dizaynı ve hem Bizans hem de daha eski mimari
malzemeleri kullanması ile ilginç olup Türkiye'nin en eski camilerindendir.
Diyarbakır Ulu Camii
Diyarbakır'ın
Yapılan değişiklere ilişkin farklı dönemlere ait bir çok kitabeyi üzerinde
taşımaktadır. Diyarbakır 639 yılında Müslüman Araplar tarafından işgal
edildiğinde, aynı alan üzerinde bulunan bir kilise kısmen camiye çevrilmiştir.
Daha sonraki dönemlerde de etrafındaki yapılarla birlikte gelişen yapı
kompleksi, restore edilmiştir. Plan itibariyle Şam’daki Emeviye Camii’nin
Anadolu’daki bir yansıması olarak görülen yapı, Müslümanlar tarafından 5.
Harem-i Şerif (Mukaddes Mabet) olarak kabul edilmektedir.
Behram Paşa Camii
Vali
Behram Paşa tarafından 1564-1572 tarihinde yaptırılmıştır. Mimar Sinan’ın eseri
olarak kabul edilmektedir. Tamamen kesme taştan yapılmış olup, tek kubbelidir.
İkili son cemaat yerine sahiptir.
Şeyh
Mutahhar ( Dört Ayaklı Minare ) Camii
Balıkçılarbaşı
semtinde yer alır. Akkoyunlu Sultanı Kasım tarafından 1500 yılında
yaptırılmıştır. Siyah ve beyaz sıralı kesme taşlarla inşa edilmiştir. Camiden
ayrı dört sütün üzerinde yükselen kare planlı minaresi Anadolu’da tek örnektir.
Safa
Camii
Kokulu
anlamına gelen İpariye veya Parlı Camii olarak da bilinir. 15. yüzyıl Akkoyunlu
eseridir. Önemini, planından, çinilerden ve zengin taş süslemelerinden alır.
Taş işlemeciliğinin ilginç örneklerinden olan minaresi, kaideden başlamak üzere
külahına kadar kufi, nezih yazılar, değişik biçim ve desenlerden taş
süslemeleri ile bezelidir. Minarenin kokulu bitkisel otlar karıştırılarak inşa
edildiği söylenmektedir.
Kale
Camii (Hz. Süleyman–Nazıriye Camii)
Nisan
oğlu Ebül Kasım tarafından 1155-1169 yılları arasında yaptırılmıştır. Cami
bitişiğinde Osmanlılar döneminde yapılan Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman’ın
mezarları bulunmaktadır.
Diyarbakır
Kalesi
Diyarbakır
Kalesi, il merkezinde bulunmaktadır. Sur duvarlarının uzunluğu 5700 m’ye
ulaşmaktadır. Surlar yer yer
Diyarbakır'ın
önemli kiliseleri arasında Mart Thoma, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart
Pityon Kilisesi sayılabilir. Meryem Ana Kilisesi, şehirde kalan az sayıdaki
Süryani cemaati tarafından halen kullanılmaktadır.
Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi Ali Paşa Mahallesi’nde yer almaktadır.
Bugün faal durumda olan tek kilisedir. Yapım tarihi kesin olarak
bilinmemektedir. Geç Roma dönemine tarihlenen bir kapısı ve mihrap üzerinde
kalıntıları görülebilen mimari bezekler bulunmaktadır. Geçirdiği bir çok onarım
sonucu planında değişiklikler olmuştur. En son 18. yüzyılda onarım görmüştür.
Saint
Georgi (Kara Papaz) Kilisesi İç kalenin kuzeydoğu köşesinde
yer alır. Yapım tarihi kesin olarak bilinememektedir. Ancak inşa tarzı ve
yapıda kullanılan malzemeden dolayı M.S. 2. yüzyıla ait olduğu düşünülen kilise
Artuklular döneminde sarayın hamamı olarak kullanılmıştır. Bazı kaynaklarda
Artuklu hükümdarlarının bu hamamda ve sarayda Cizreli bilgin El Ceziri’nin imal
ettiği mekanik sistemleri kullandıkları yazılmaktadır.
DİYARBAKIR
Hanlar,
Kervansaraylar
Diyarbakır,
Tarihi İpek Yolu'nun merkezlerinden olması sebebi ile önemli hanlara sahiptir.
Deliller Hanı, Hasan Paşa, Çiftehan ve Yeni Han'da geçmişte olduğu gibi
günümüzde de halı, kilim ve gümüş işleme satan dükkanlar bulunmaktadır.
Deliller
Hanı ( Hüsrev Paşa Hanı)
Mardin
Kapı mevkiinde bulunmaktadır. Mimari kimliğini koruyarak, günümüze kadar ayakta
kalabilmiş hanların en önemlilerinden biridir. 1527 yılında Diyarbakır Valisi
Hüsrev Paşa tarafından arkasındaki cami ve medrese ile birlikte yaptırılmıştır.
Binanın Deliller Hanı olarak anılmasının sebebi, Hicaz’a gidecek hacı
adaylarını götürecek delillerin (rehber) bu handa kalmalarındandır.
Hasanpaşa Hanı
Ulu Cami’nin doğusundadır.
Osmanlı dönemi Valilerinden Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1573 yılında
yaptırılmıştır. Avlulu, iki katlı olarak inşa edilmiştir. Avlunun ortasında
sütunlu ve üstü kubbeli bir şadırvan bulunmaktadır.
Kervansaray
Mimarisi
ve iç yapısı ile görülmesi gereken yerlerden biri olan Kervansaray, bugün
restore edilerek otel haline getirilmiştir.
DİYARBAKIR
Kaplıcalar
Çermik
Kaplıcası
Çermik
ilçesinin
Bedesten
ve Çarşılar
Diyarbakır,
uzun yıllar doğunun ticaret ve endüstri merkezlerinden biri olmuştur. Bu
özelliğini ünlü dokumaları ve büyük bir sanat ürünü olan maden işlerine
borçludur. Bunların dışında daha bir çok ilginç malların yapılıp satıldığı bir
kent olması, canlı bir ticaret hayatının doğmasına sebep olmuştur.
Ulu
Cami’nin arkasında Sipahiler Çarşısı’nda bulunan, bugün de işlevini sürdüren
buğday pazarı, ortada geniş bir avlu, etrafında revaklar, arkalarında oda ve
depoların yer aldığı güzel bir örnektir.
DİYARBAKIR
Devasa
boyutlardaki karpuzu ile tanınan Diyarbakır yemek kültürü açısından da
zengindir. Cartlak kebabı olarak da bilinen ciger kebabı geleneksel yemekler
arasındadır. İçli köfte, çiğ köfte, bulgur pilavı, kaburga, keşkek, lebeni,
tatlılardan ise burma, kadayıf ve nuriye ünlüdür. Üzümden yapılan pestil ve
sucuk, otlu ve örgü peynir, sumak çokça yenen diğer yiyeceklerdir.
NE
YENİR?
Devasa
boyutlardaki karpuzu ile tanınan Diyarbakır yemek kültürü açısından da
zengindir. Cartlak kebabı olarak da bilinen ciger kebabı geleneksel yemekler
arasındadır.
Diyarbakır'dan
Yemek Tarifleri
Patlıcan
meftunesi
Hazırlanışı:
Bir tencere içinde yağda gerekli miktarda et iyice kızartılır,
doğranmış sivri biber ilave edilir. Daha sonra salça ve pul biber iyice
kızartılır. Az tuzlu suda doğranmış patlıcanlar bolca yıkanıp tencereye konur.
Biraz pişirilir, doğranmış domatesler ilave edilir. Bir müddet sonra yemek
kaynadıktan sonra, bir miktar süzülmüş sumak suyu ilave edilir. Yemek
kaynatılır. Piştikten sonra ocaktan alınır. Ezilmiş sarımsak yemeğe katılır,
servise sunulur.
Ekşili
etli dolma
Hazırlanışı:
Dolma içi: Kuyruk tarafından seçilen yağlı etler küçük küçük doğranır,
doğranmış soğan, sivri biber, domates, pirinç, baharat, tuz, pul biber, salça,
sıvı yağ ile süzülmüş sumak suyu ile karıştırılıp dolma içi hazırlanır.
Daha
sonra haşlanmış lahana ve oyulmuş patlıcan, kabak ve domateslerin içine
doldurulup tencereye dizilir. Süzülmüş sumak suyu yeteri kadar ilave edilir,
dolmaların dağılmaması için yassı bir taş dolmaların üzerine konur.
Kaynayıncaya kadar pişirilir. Ocaktan alınır, tencerenin kapağı 15 dakika kadar
açılmaz. Daha sonra servis yapılır.
İçli
köfte
Köfte
içi hazırlanması: Yağsız kıyma, ufak doğranmış kuru soğan, pul biber, baharat, kara
reyhan ve maydanoz iyice kızartılıp pişirilir ve soğumaya bırakılır.
Bulgurun
hazırlanışı: Köftelik bulgur ile döğme kırıntısı birbiriyle karıştırılıp biraz
tuz ve sıcak su ilave edilir. Yarım saat bırakılır, köftelik hamur haline
gelir. Köftelik iyice yoğrulur. Hazırlanan hamur yumurtadan küçük şekilde
ayrılır, köfte içi açılır.
Pişirilmesi: İçi
açılan köftelere hazırlanan iç doldurulup kapatılır. Kaynatılan suyun içine
köfteler bırakılır. Köfteler kaynayan suda haşlanmış olarak su yüzüne çıkarsa
pişmiş olur. Daha sonra yumurtalar kırılıp çırpılır ve haşlanmış köfteler
yumurtaya batırılıp tavada kızartılır servise hazır hale gelir.
DİYARBAKIR
NE
ALINIR?
El
sanatları, hasır bilezik, kiniş gerdanlık, gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler
kuyumcuların beğenilen ürünleridir. Köylerden el dokuması halı ve kilim üretimi
yapılmaktadır.